“Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın.”
Son günlerde siyasetin de gündeminde olan bu konu bizi yeniden düşünmeye zorluyor: Türkiye’de sentetik uyuşturucu kullanımının çok arttığına, uyuşturucu baronlarının ülkeyi mesken tuttuğuna ve buralardan elde edilen kara paranın ülkemizde aklandığına dair tartışmalar sürüyor…
Uyuşturucu tüm dünyanın sorunu olduğu gibi bizim de sorunumuz elbette.Türkiye'de 'metamfetamin’ kullanımının son iki yılda 5.5 kat artması veuyuşturucu kullanımının 10 yaşa kadar düşmesi de hayli kaygı verici...
BM Uyuşturucu ve Suç İle Mücadele Dairesi (UNODC) dünyada yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 5’inin en az bir uyuşturucu madde kullandığını, uyuşturucuya bağlı ölümlerin iki yüz binin üstünde olduğunu belirtiyor…
Yıllardır, ülkemizin narkotik ticaretinde bir “transit” ülke konumunda olduğu söylenmektedir. Ama madde, geçerken, geçtiği ülkede de “soluklanmakta”, geçtiği ülkelere de yüklüce bir miktar “bırakılmakta” ve bu uluslararası ticaretin yerli işbirlikçilerince, “geçişten” arta kalan maddeler, ülkemizde “iç piyasaya”, insanımıza -özellikle de çocuklarımıza- sunulmaktadır.
Türkiye’de her geçen yıl artan uyuşturucu kullanımı ise artık çok tehlikeli bir boyut almaya başladı. Adli Tıp Enstitüsü, kanalizasyon atıklarından numuneler aldı. Stockholm’de 25.3, Berlin’de 8.1 miligram çıkan bin kişideki Metamfetamin, İstanbul’da 120 miligram çıktı. Amfetaminlerin çocuklar arasında kullanımı giderek yaygınlaşırken sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor…
Uyuşturucu esiri gençler anlaşılmasın diye “Kaydırma”, “Gökkuşağı”, “Cennet”, “Yeşillik”, “Sarı kız”, “Kamyon şoförü”, “Pilot”, “Çimen” ve “Fişek” gibi sözcükleri, aslında eroin, esrar, kokain, uyuşturucu hap ve bonzai için kullanıyorlar. Metamfetaminlere ‘metin amca’ diyorlar!..
Çocuklarımız uyuşturucu tacirlerinin hedefinde ve tehdit altındalar… Bu konuda yetkililerin yaptığı çalışmaların yanında en büyük görev ebeveynlere ve öğretmenlere düşüyor. Çocukların ilişkileri, davranışları dikkatle izlenirken, onların spor, sanat gibi olumlu aktivitelere yönlendirilmesi gerekiyor. Önceki yazılarımda da belirtmiştim ama, yineliyelim: Bir de sevgi verelim çocuklarımıza, ekmekten sudan önce.
Diğer yandan,çocuklara okulda “1 Öğün Ücretsiz Sağlıklı Yemek “verilmesi için meclise sunulan teklif AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Oysa, tüm öğrencilerimize 1 öğün yemek ve içme suyu sağlamanın maliyeti, en lüks özel okulun yemek ücretinden hesaplasanız bile150 Milyar TL. Kur korumalı mevduatın sadece 10 aylık maliyeti kadardır!.. Bir avuç rantiyeye altın tepside sunduğunuz parayı 25 milyon çocuğumuzdan esirgiyor, karınlarını doyuramıyor, barınacak yer sağlayamıyorsanız, onları kötülüklerden nasıl koruyacaksınız?..
Tüm bu gerçekler ortada dururken yine de diri tutalım umutlarımızı:
“Dün seni sevdim,
Bugün de seviyorum,
Öbür gün borcum olsun.
Yaşarsam söz,